"Gücün ve mutluluğun temeli sağlıktır."
Benjamin Disraeli
Sirkadiyen ritim, canlıların doğal olarak sahip olduğu, 24 saatlik biyolojik ritme verilen isimdir. Bu ritim, "sirkadiyen saat" olarak bilinen bir iç saat tarafından kontrol edilir ve uyku-uyanıklık döngüsü, hormon seviyeleri, vücut sıcaklığı gibi çeşitli fizyolojik süreçleri etkiler. Sirkadiyen ritim, genellikle 24 saatlik bir döngüye sahip olmasına rağmen, bazı insanlarda bu döngü 24 saatlikten biraz daha uzun veya kısa olabilir. Mesela vardiyalı çalışanlar, gece uykusu düzenli olmayan kişiler için sirkadiyen sapmalar söz konusu olabilir.
"Sirkadiyen" kelimesi, Latince "circa" (yaklaşık olarak) ve "diem" (gün) kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur ve "yaklaşık olarak bir gün" anlamına gelir.
"Sirkadiyen ritim" terimini ilk kullanan bilim adamları Franz Halberg ve Jürgen Aschoff olmuştur. Halberg ve Aschoff, 1950'lerde biyolojik ritmin günlük döngüsüne atıfta bulunarak, organizmaların doğal ritmlerini tanımlamak için Sirkadiyen Ritim terimini kullanmışlardır.
Fransız bilim adamı Jean-Jacques d'Ortous de Mairan ise, 1729 yılında mimoza pudika bitkilerinin hareketlerindeki 24 saatlik döngülerin sabit karanlık koşullarında da devam ettiğini kaydettidederek, canlılar üzerinde gözlenen ritimlerin hormonal kökenli olabileceğini ilk tahmin etti.
1939 yılında da Nathaniel Kleitman, Mammoth mağarasında bir takım deneyler yaparak insan vücudunda sirkadiyen ritimlerin varlığını tespit etti.
Sirkadiyen ritim,ışık, sıcaklık gibi ortam koşulları ile beslenme ve aktivite alışkanlıklarından doğrudan etkilenir. Bulunduğumuz ortamdaki ışığın miktarı, dalga boyu ve göze geliş açısı melatonin ve kortizol hormonlarının salgılanmasını baskılar ya da tetikler.
Bu nedenle uyku-uyanıklık döngüsü, kan basıncı ve kalp hızı, hormonal denge, vücut sıcaklığı, hormon salınımı, metabolik aktiviteler, duygu durumu ve kişisel performans gibi birçok yaşamsal faaliyetimizin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi, bulunduğumuz ortamdaki ışık koşullarının doğru kurgulanmasına bağlıdır.
Sabah, gün ortası ve gece tipi olmak üzere insanlarda üç tip sirkadiyen döngüsü vardır. Sabah tipi sirkadiyen düzeni olan kişiler erken saatte uyanır, daha aktif, motivasyonu yüksek ve pozitif olurlar.
Gece tipi sirkadiyen düzenine sahip kişilerde akşam saatlerinde kafein kullanımı, ışığa maruz kalma ve geç saatlere kadar uyanık kalma sonucunda sirkadiyen kayma yani bir nevi jetlag durumu yaşanır. Gün ortası sirkadiyen tipine sahip kişiler ise gün içinde kestirme yapmayı tercih ederler.
Sirkadiyen tipleri kalıtsal olduğu gibi, kişisel tercihlerden, alışkanlıklardan ya da durumlardan da kaynaklanabilir. Örneğin sık sık gece nöbetine kalan ya da gün ışığı almayan ortamlarda çalışan sağlık personelinde, vardiyalı çalışanlarda, gece geç saatlere kadar bilgisayar, televizyon ya da telefon ışığına maruz kalan kişilerde, yoğun bakım hastalarında, sık sık kıtalar arası yolculuk yapan kişilerde sirkadiyen ritim bozuklukları meydana gelir.
Yoğun bakım hastalarında da biyolojik iç saat ve bulunulan ortamın ışık koşullarının uyumsuz olması nedeniyle sirkadiyen ritim bozukluğuna bağlı deliryum sonucu ölüm oranlarının arttığı bilinmektedir. Bu nedenle yoğun bakım hastalarının mümkünse gün ışığından faydalanması, bu mümkün olmuyorsa gün ışığına en yakın özellikte yapay aydınlatma sistemleri ile desteklenmesi gerekmektedir.
Sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmek için yeme, içme ve aktivite alışkanlıklarımızı düzenlemeli, stresten uzak durmalı, mümkün olduğunca gün içinde en az yarım saat doğal gün ışığına çıkmalıyız.
Yeterince gün ışığı almayan mekanlar için en sağlıklı çözüm, ışık şiddeti, renk sıcaklığı ve aydınlatma özellikleri açısından doğru kurgulanmış, gün ışığına en yakın özelliklerde, duruma ve ihtiyaca göre kişiselleştirilerek sirkadiyen ritim ile uyumlu aydınlatma sistemleridir.
Comments